TR16CR34ADD1

AS (2016) CR 34
Addendum 1

Provisional edition

2016 Olağan Genel Kurulu IV. Dönem Toplantısı
Fourth part of the 2016 Ordinary Session (10-14 October) 
Quatrième partie de la Session ordinaire de 2016 (10-14 octobre)
_____

Ek Tutanak
Addendum to the report / Addendum au compte rendu 

Bu konuşmalar sadece konuşma sahibini bağlar
These speeches commit only the members who have tabled them
Ces discours n’engagent que leurs signataires

---------------
Aşağıdaki konuşmalar, konuşma listesinde ismi ve Genel Kurulda bulunan ancak süre kısıtı nedeniyle konuşma yapamayan üyeler tarafından sunulmuştur.

The following texts were submitted by members whose names were entered on the speakers’ lists and who were present in the Chamber but were prevented from delivering them due to lack of time.

Les interventions suivantes ont été communiquées par des membres qui, inscrits et présents en séance, n’ont pu être appelés à les prononcer faute de temps.

Parlamenter Meclis- Ekim Dönem Toplantısı (10-14 Ekim 2016)
Parliamentary Assembly - October part-session (10-14 October 2016)
Assemblée parlementaire – partie de session d’octobre (10-14 octobre 2016)

Türk Delegasyonunun üyesi tarafından yapılamayan konuşma (1)
Undelivered speech tabled by a member of the Turkish delegation (1)
Discours non prononcé déposé par un membre de la délégation turque (1)

Tarih :
Date : 13 October 2016

Oturum :
Sitting N° / N° de séance :34

Müzakere :
Debate on / Débat : Situation in Turkey in the light of the attempted coup d’Etat

Ad, soyad ve siyasi grup :
Name, first name and political group: CERİTOĞLU KURT, Lütfiye İlksen [Ms]; EC
Nom, prénom et groupe politique :

Bu konuşmalar sadece konuşma sahibini bağlar
This speech commits only the member who has tabled it / Le présent discours n’engage que son signataire 

Maximum: 4 dakika/minutes : 500 kelime words/mots - 3 dakika/minutes : 400 kelime/words/mots 

=======

Sayın Başkan,
Değerli Üyeler,

Ben 15 Temmuz darbe girişim gecesi Meclis’te Genel Kurul’da yer alan milletvekillerinden biriyim. O gece sabaha kadar Genel Kurul’da demokrasi evine sahip çıkarken kendi evimde 10 yaşındaki kızım sabah 4.00’te arayıp “anne uçaklar eve geldi neredesin?” diye ağlıyordu. Hiçbir teröristin b,ir çocuğa ve bir anneye bunu yaşatmaya hakkı yoktur.

O gece Türk halkının özverisi, bayrak ve vatan bağlılığı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın liderlik ruhu darbe girişimini başarısız kıldı.

Annesi Alevi, babası Sünni bir AK Parti Çorum milletvekili olarak ifade ediyorum ki bizim Kürt sorunumuz yok. Bizim adı FETÖ, adı DEAŞ, adı PKK olan terörist örgütler sorunumuz var. Bu terörist örgütler, Avrupa başta olmak üzere tüm dünya için büyük bir tehlikedir.  Bu yüzden şimdi birlik olma ve doğruyu destekleme zamanıdır.

Üzülerek ifade etmek istiyorum ki Fetullahçı Terör Örgütünün nasıl bir yapılanma olduğu muhataplarımız nezdinde tam olarak anlaşılamadı. Biz, birçok kez Pensilvanyadaki adamın hoca kisvesi altında herkesi aldattığını, çok karmaşık ve hiçbir kimsenin tam olarak çözemediği bir yapı ile bir terör örgütü kurduğunu her daim muhataplarımıza anlattık.

Bu örgüt; emniyet, ordu, yargı, akademi ve bürokraside adeta paralel bir devlet yapılanması kurarak, devletin resmi olarak tayin ettiği amirlerinden değil de, kendi içinde sözde amir olarak atadıkları kişilerden emir alan, onların da en nihayetinde Pensilvanya’daki terör örgütü başından emir aldıkları bir yapıyı kurmuşlardır.

17-25 Aralık darbe süreci de bu terör örgütünün uydurma ve yalan deliller ile AK Parti hükümetini düşürerek, kendi güdümlerinde bir hükümet oluşturulması sonucunda, seçilmeden iktidarı ele almaya çalıştıkları adeta post-modern bir darbe süreciydi.
Medyayı da kendi örgütlerine itaat etmeyen, kendi örgütlerine “himmet” adı altında haraç vermeyenlere karşı adeta bir silah olarak; habercilik amaçlı değil de terör örgütlerinin propaganda malzemesi olarak kullanmışlardır.

Milli İstihbarat Teşkilatında görevli bir Yarbay, ifadesinde;

“Kendisinin Gülen ile iki kez yüz yüze görüştüğünü, kod adını bizzat Gülen’in verdiğini, örgütle ortaokulda tanıştığını, onların yönlendirmesiyle Maltepe Askeri Lisesine kayıt olduğunu, 1989 yılında Kara Harp Okuluna başladığını,  15 Temmuz olaylarından yaklaşık 1 hafta önce, bir yarbayın arayıp görüşmek istediğini, Tandoğan'da buluştuklarını, içerideki başka birinin Ağustos YAŞ toplantısında üç bin askerin ihraç edileceğini, Gülen'in YAŞ toplantısını istemediğini, gidişata dur deme zamanı geldiğini, darbe yaparak örgüt mensubu subayların TSK ve devlet yönetimini ele geçireceklerini söylediğini, bu şahsın TSK'daki FETÖ subaylarının atılması konusunda 'Son kalemiz de elimizden gitmesin' dediğini” söylemiştir.

Herhalde bu ifade sizler için açık bir delil olsa gerek.

Kısacası bu örgüt; savcısı, polisi, hâkimi, askeri, bürokratı, gazetecisi, akademisyeni dâhil her aracı ile darbeyi hazırlamış ve uygulamaya koymuştur.
Teşekkür ederim.

=======

Tarih :
Date : 13 October 2016

Oturum :
Sitting N° / N° de séance :34

Müzakere :
Debate on / Débat : Situation in Turkey in the light of the attempted coup d’Etat

Ad, soyad ve siyasi grup :
Name, first name and political group: KANDEMIR, Erkan [Mr]; EC
Nom, prénom et groupe politique :

Bu konuşmalar sadece konuşma sahibini bağlar
This speech commits only the member who has tabled it / Le présent discours n’engage que son signataire 

Maximum: 4 dakika/minutes : 500 kelime words/mots - 3 dakika/minutes : 400 kelime/words/mots 

Sayın Başkan,

Değerli üyeler,

11 Eylül tarihinde Türkiye’deki 28 belediye başkanı görevlerinden alınarak yerlerine kayyum ataması yapıldı. Bu görevden almaların, gerçeklerden saptırılarak tamamen yanlış yorum ve değerlendirmelere vesile olduğunu gördüm. Sizleri aydınlatmak adına bu konuda bilmeniz gereken önemli gerçeklere değinmek istiyorum.

Söz konusu 28 belediye başkanının 4’ü, Fetullahçı terör örgütüne, 24’ü ise PKK’ya yardım ve yataklık ile suçlanmaktadır.

Geçtiğimiz yılın ortalarında PKK saldırılarını artırmaya başladığında, DBP-HDP’li bazı belediyeler terör örgütünün ilçe ve kent merkezlerinde kaos yaratma stratejisini doğrudan desteklemişlerdir.

Karşımızda, halkından aldığı oyun karşılığını, evin önünü kazıp, orada da mayın döşemek olarak ödeyen garip bir parti bulunmaktadır. Türkiye’de belediyeler, kanun gereği bütçelerinin yüzde 30'unu personele, geriye kalanını da yatırımlara ayırmak durumundadırlar. Söz konusu 24 belediyenin bütçelerinin yüzde 90'ına yakını personele ayrılmıştır.

Dağlıca’da 12, Çukurca’da 24 askerimizi şehit eden teröristlerden 9’u belediye personelidir.

İstanbul Vezneciler’de 6’sı polis 12 insanımızı katleden PKK’lı canlı bombanın tabutunu HDP’li belediye başkanlarının omuzladığı da unutulmamalıdır.

Ya da Diyarbakır belediye başkanıyken Osman Baydemir’in çöpçü olarak istihdam ettiği bir terörist tarafından sorgulanıp cezalandırıldığı.

Erzurum Hınıs Belediye Başkanı, PKK adına sözde Adalet Komisyonu kurmuş, bir vatandaşımızı burada yargılamaya kalkmış, para cezası ve ilçeden sürgün gibi cezalara imza atmıştır.

Sayın üyeler,
PKK’nın mahallelere, ilçelere açtığı hendekler Biksi dipçiğiyle değil belediyelere ait iş makineleriyle kazıldı.

Asker, polis ve devlet görevlilerini öldürmek için hazırlanan patlayıcılar yollara döşendikten sonra yeri belli olmasın diye HDP belediyelerince asfaltlandı.

Eline silah verilen çocuklar HDP gençlik merkezlerinden geçti.

PKK terör örgütünün sözde sorumlularından Murat Karayılan, HDP belediyelerini teslim etmeyeceklerini ve görevlendirilen kişilere saldırılar düzenleneceğini söyleyerek Türkiye’yi açıkça tehdit etti.

Burada iki gerçekle karşı karşıyayız:

Birincisi, söz konusu 24 belediye vatandaşların vergilerini belediye fonları aracılığıyla teröristleri finanse etmek için kullanmıştır. Sorumluların cezalandırılması ve görevlerinden uzaklaştırılmaları gerekmektedir.

İkincisi, PKK tarafından yakılıp yıkılan bölgelerin onarımı ve vatandaşların maddi – manevi kayıplarının telafi edilebilmesi için bölgeye aktarılacak fonların yeniden terör örgütüne teslim edilmesi söz konusu değildir. 

Sayın üyeler,

HDP’li belediyelere kayyum atanmasına ilişkin kararı nesnel şekilde değerlendirebilmek için, elimizi vicdanımıza koymanız ve en azından insan hayatının siyaset malzemesi yapılamayacağını söyleyecek cesarete sahip olmanız gerekiyor.

 

=======

Tarih :
Date : 13 October 2016

Oturum :
Sitting N° / N° de séance :34

Müzakere :
Debate on / Débat : Situation in Turkey in the light of the attempted coup d’Etat

Ad, soyad ve siyasi grup :
Name, first name and political group: TORUN, Cemalettin Kani; EC
Nom, prénom et groupe politique :

Bu konuşmalar sadece konuşma sahibini bağlar
This speech commits only the member who has tabled it / Le présent discours n’engage que son signataire 

Maximum: 4 dakika/minutes : 500 kelime words/mots - 3 dakika/minutes : 400 kelime/words/mots 

Sayın Başkan,

Değerli Üyeler,

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ); yargı, emniyet, bürokrasi, eğitim teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) özel bir örgütlenmeye gitmiştir. 15 Temmuz gecesi de silahlı kuvvetlerimiz içindeki, içlerinde 150’ye yakın general bulunan hücresi ile kanlı bir darbe girişimine kalkışmıştır.

FETÖ terör örgütü, 1971 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde örgütlenmiştir. Örgüt içerisinde faaliyet gösteren öğrenci imamları aracılığı ile örgüt evlerinde, okullarda ve yurtlarda askeri lise ve harp okullarına öğrenci hazırlanmaktadır. İlk zamanlarda az olan bu sayı yıllar geçtikçe artmış, 1984 yılından sonra bu faaliyetler yoğunluk kazanmıştır. O dönemde TSK içerisine yerleştirilen bu öğrencilerin birçoğu şu anda kurmay albay veya general rütbesindedir.

Askeri liseler, askeri harp okulları ve harp akademilerinde gerçekleştirilen sınavlarda usulsüzlükler yapılmıştır. Sınav soruları örgüt üyelerine sınav öncesi sızdırılmıştır. Bütün sınavlarda bu örgüt üyeleri önceden elde ettiği soruları çözerek başarı sağlamıştır. Bu şekilde TSK bünyesine katılan örgüt üyeleri, askeri disiplin ve hiyerarşi dışında, örgütün disiplin ve hiyerarşik örgütlenmesine bağlı olarak çalışmaktadır.

Örgüt, 1994 yılında harbiye giriş sınavı öncesi soruları çalıp ele geçirmiş, mensuplarını harp okullarına o yıl bu sayede kitlesel şekilde sokmuştur. FETÖ üyeleri bundan sonraki her yıl daha fazla sayıda soruyu temin etmiş ve seçtiği öğrencilere verip sınavı kazanmalarını sağlayarak askeri lise ve harp okullarında hâkim bir güç haline gelmiştir. Son yıllarda bu örgütten olmayan neredeyse hiç kimse bu okullara girememiştir. Gizlice örgütlenen FETÖ mensupları albay ve general kadrolarına terfi ettirilmiş ve bu yolla önleri açılmıştır. TSK bir cemaat yapılanması haline dönüştürülmeye çalışılmıştır. Bilhassa Hava Kuvvetlerinde kendilerinden olmayan tüm pilotların sağlık sorunları ya da dindarlıkları bahane edilerek TSK’dan atılmaları sağlanmıştır.

Örgüt üyesi askerler, Fetullah Gülen tarafından, kimliklerini gizlemek amacıyla dinin emirlerini dahi çiğnemenin kendilerine emredildiğini; içki içerek, namaz kılmayarak, gerekirse zina dahi yaparak kimliklerini gizlediklerini itiraf etmişlerdir.

Sonuç olarak; FETÖ için öncelikli kurum Türk Silahlı Kuvvetleri olmuştur. Örgütün en fazla kadrolaştığı ve egemen hale geldiği devlet kurumu TSK olmuştur. TSK içindeki bu yapılanmaya güvenerek kimi örgüt mensupları iç savaş ve askeri darbeden dahi söz etmiştir. İşte bu hücre yapısı 15 Temmuz gecesi yıllardır planladıkları bu darbeye kalkışmışlardır.

Teşekkür ederim.

=======

Tarih :
Date : 13 October 2016

Oturum :
Sitting N° / N° de séance :34

Müzakere :
Debate on / Débat : Situation in Turkey in the light of the attempted coup d’Etat

Ad, soyad ve siyasi grup :
Name, first name and political group: UYSAL, Burhanettin [Mr]; EC
Nom, prénom et groupe politique :

Bu konuşmalar sadece konuşma sahibini bağlar
This speech commits only the member who has tabled it / Le présent discours n’engage que son signataire 

Maximum: 4 dakika/minutes : 500 kelime words/mots - 3 dakika/minutes : 400 kelime/words/mots 

Sayın Başkan,

Değerli Üyeler,

15 Temmuz darbe süreci ile ilgili bir haftadır değerli meslektaşlarımız çok farklı konularda bilgi talebinde bulunuyor. Bu taleplerden bazıları da görevlerinden uzaklaştırılan veya tutuklanan hâkim ve savcıların durumunu sorgulamakta.

Esasen az sonra sizlerle paylaşacağım bilgiler, hem bu hâkim ve savcıların işlerinden atılma veya tutuklanma sebeplerini, hem de Fetullahçı Terör Örgütü ile bağlantılarını ortaya koyacaktır.

Darbe teşebbüsü sonrasında yürütülen soruşturma kapsamında, şüpheli olarak ifadesi alınan bir Tetkik Hâkimi aynen şunları itiraf etmiştir:

Yargı teşkilatı içerisinde T1, T2,T3 ve T4 şeklinde yapılandıklarını, grupların birbirlerini tanımadıklarını, bir grup içinde birden fazla grubun bulunduğunu, “T” gruplarında bayanların bulunmadığını, kadınların kendi aralarında oluşturdukları gruplarda toplantı yaptıklarını, kadın hâkimin Gülenci olması halinde eşinin de mutlaka Gülen örgütü içerisinde bulunmasının gerektiğini, genellikle kadın hâkimlerin erkek hâkimlerle evlendirildiğini, yargı içerisinde evlilik biriminin de bulunduğunu…” itiraf etmiştir.

Bu ifadeler FETÖ’nün yargı içersinde nasıl bir paralel yapılanma kurduğunun ispat edilmesi için sunulacak binlerce delilden sadece biridir. Görüyoruz ki bu terör örgütü sadece silahlı saldırılarda bulunan bir yapılanma değil, aynı zamanda yargı kurumları içine sızdırdığı elemanları ile kendi menfaatlerine uygun kararların alınmasını sağlayan bir örgüttür.

Emekli bir emniyet mensubu, ifadesinde;

“Örgüt ile 1984 yılında üniversite yıllarında tanıştığını, üniversiteyi bitirdikten sonra örgüt tarafından Polis Akademisine yönlendirildiğini, sınav sorularının kendilerine verildiğini, Akademiyi bu şekilde kazandığını, ataması yapıldıktan sonra örgüt kuralları gereği evlilerin maaşlarının % 10'unu, bekârların ise % 20'sini örgüte aktardığını, asker ve sivillerin yargılandığı "Ergenekon" soruşturmasını yürüten dönemin Cumhuriyet Savcısı Zekeriya ÖZ'ün bir askerin tutuklanıp tutuklanmayacağını önce lider Gülen'e sorduğunu, onun talimatına göre işlem yapıldığını, örgüt içi haberleşmelerini şifreli bir uygulama üzerinden yaptıklarını, cep telefonuna bu uygulamanın adını bilmediği, kod adı kullanan bir şahıs tarafından yüklendiğini, darbe teşebbüsünün FETÖ tarafından yapıldığını, kendisi ile birlikte yakalanan polis ve diğer şahısların kalkışmanın başarılı olması durumunda, kendilerine vaat edilen makamlara geçmek üzere geldiklerini” ifade etmiştir.

Görüldüğü üzere karşımızda örgüt içi haberleşmelerini sadece mensuplarının kullanabildiği bir program üzerinden yapan, maaşlarını zorunlu olarak örgüte aktaran, terörist başı Gülen’in emri ile tutuklama yapan savcı ve hâkimler mevcuttur.

Teşekkür ederim.